31 Aralık 2009 Perşembe
O AN
Çıldıray 17-18 yaşlarındaydı(şimdi "çıldıray diye isim mi olur lan?","hangi anne baba oğluna çıldıray ismini koyar,şaşarım."dediğinizi duyar gibiyim.fakat atetçiler çıldıray burda bir ekolü temsil ediyor,yorganın içindeyken osurup,sonra kafasını yorganın içine sokup "peh amına koyim" diyen herkes biraz çıldıryadır,çıldıraylık sıçtıktan sonra sifonu çekmeden önce dur bakim nasıl sıçmışım diye klozete bakıp "vay anasını sikim" demektir.)o gece salonda oturmuş televizyon izlerken herişey normaldi.ülkenin siyasal konjöktörü zerre sikinde değildi çıldırayın.onu tek alakadar eden şey ileride bir kadın sikip sikemeyceğiydi.sabah uyandığında,dershaneye giderken,akşam yemeğinde,derste her yerde düşündüğü şey bir karı sikip sikemeyeceğiydi(bak şimdi çıldıraydan kendinizi soyutladığınızı hissediyorum,sanki çıldırayın sizinle bir alakası yokmuş,çıldıray kötü çocukmuş gibi davranmayın.ben şimdi hepinize soruyorum:o yaşlarda bütün kadınları çıplak görmüyormuydunuz lan,hepsinin böyle memelerini sıktığınızı,götlerini avuçladığınızı,oh yawrum dediğinizi düşlemiyormuydunuz.gerçi birşey diim mi hala aynı şeyleri düşünmüyorsanız siksinler beni,amcık ağızlılar.sizin yüzünüzden anamızı,bacımızı sokağa salamıyoruz )bu düşüncülerle çıldıray boğuşurken,vücudunda ki hareketliliği hissetmişti,affedersiniz siki anında sopa gibi olmuştu.çıldırayın böyle durumlarda en hoşlandığı şey kendisiyle oynamaktı.(şimdi bizi okuyan ve kendisiyile oynamak deyiminin ne olduğunu bilmeyenler için açıklıyorum.kendisiyle oynamak demek 31 çekmek demek.ne bekliyordunuz amına koyim insan eliyle koluyla oynar mı,elbette ki sikiyle oynayacak.)televizyonda 31 in yanına meze ararken,ebru şallıya denk geldi.ebru şallı o kocaman topla resmen taşşak geçiyordu.bazen topun altına giriyor, bazen de topun üstüne çıkıp,topla bir bütün oluyordu.ebru şallının memişleri,kasıkları,beli topa değdikçe çıldıray eline motor takmış gibi hızlanıyordu.kendini o kadar kaptırmıştı ki çıldıray,kapı ağzında duran babasını fark etmemişti.çıldıray nasıl oldu anlamadı ama bir an kapıya baktığında babasını gördü.sanki çıldıraya inme inmişti,yerinden kıpırdayamıyordu,ağzından "ananın amına koyim" cümlesi çıkmadı,resmen düştü.bunu o kadar sessiz söylemişti ki kendi bile duymadı.çıldıray elinde siki,karşısında babası dururken şöyle düşündü:"babam,sikim ve ben"babası çıldıraya geç oldu yatmıyormusun diye sorunca,bende yatmaya hazırlanıyordum dedi(aslında yine o yaştakiler bilirler ki çıldıray doğruyu söylüyordu.çünkü o yaşlarda yatmaya hazırlanmanın en iyi yolu 31 çekmekti)babası sırtını dönüp giderken "evde beslediğimiz troya bak amına koyim.ekmek düşmanı pezevenk.evin bütün bereketinide kaçıran buymuş demek ki"diye düşünüyordu.çıldıray o gece hiç uyuyamadı,dur biraz kendimle oynim diye düşünsede siki buna cevap vermedi,ne düşünürse düşünsün en ufak bir hareketlilik olmuyordu.çıldıray bütün gece şu şarkıyı mırıldandı:işte O AN ben yaşayamam,duba dubap duba dubap duba dubap duba dubap yeeeee ommmmm.
Etiketler:
baba baskısı,
bülent ortaçgil,
ebru şallı,
elano
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder